Türkiye-Suriye anlaştı, ABD devreye girdi: Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası nedir

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Genel İstihbarat Başkanı Hüseyin El Seleme ile 13 Ağustos’ta görüştü.

Bakanlık tarafından, yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

“Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştiren Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Genel İstihbarat Başkanı Hüseyin El Seleme ile Milli Savunma Bakanlığında bir araya geldi. İkili ve bölgesel savunma ve güvenlik konularının ele alındığı görüşmenin ardından Bakan Yaşar Güler ile Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra tarafından Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası imzalandı.”

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler (sağ 2), Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra (sol 2) ile Milli Savunma Bakanlığında bir araya geldi. Bakan Yaşar Güler ile Suriye Savunma Bakanı Ebu Kasra

ORTAK EĞİTİM VE DANIŞMANLIK MUTABAKAT MUHTIRASI NEDİR

Mutabakat, normalleşme sürecindeki en somut adımlardan biri olarak değerlendiriliyor.

Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’ya göre, imzalanan kapsamlı iş birliği anlaşması, Suriye Arap Ordusu’nun kabiliyetlerini geliştirmeyi, kurumlarını ve yapısını modernize etmeyi ve güvenlik sektörü reform sürecini desteklemeyi amaçlıyor.

Anlaşma, Suriye ordusunun uluslararası standartlarda eğitilmesini ve operasyonel hazırlığının güçlendirilmesini hedefliyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler (sağ 3), Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra (sağ 4), Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani (sol 3) ve Genel İstihbarat Başkanı Hüseyin El Seleme (sol 2)

SURİYE ORDUSUNA MODERNİZASYON DESTEĞİ

Anlaşma çerçevesinde atılacak adımlar şu şekilde sıralanıyor:

Düzenli askeri personel değişimi: Harekât hazırlığını artırmak ve birlikte çalışma kabiliyetini geliştirmek amacıyla karşılıklı olarak özel eğitim kurslarına katılım sağlanacak.

Uzmanlaşmış beceri eğitimi: Terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları gibi alanlarda uluslararası standartlara uygun programlar yürütülecek.

Teknik yardım: Askeri sistemlerin, örgütsel yapıların ve komuta kabiliyetlerinin modernizasyonunu desteklemek için uzman personel görevlendirilecek.

Yetkililer, bu anlaşmanın Suriye ordu personelinin profesyonel ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde eğitilmesine katkı sağlayacağını vurguladı.

Böylece, eğitimsiz gruplar tarafından gerçekleştirilebilecek olası ihlal risklerinin de azaltılmasının hedeflendiği belirtildi.

Bu imzalarla, Fırat’ın doğusunda terör örgütü SDG’ye (YPG’PYD) karşı ortak adımlar atılması ve sınır güvenliğinin sağlanması konularında zemin oluşturması bekleniyor.

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI: “SDG HİÇBİR ŞARTI YERİNE GETİRMEDİ”

Öte yandan, Suriye’deki son duruma ilişkin Milli Savunma Bakanlığı kaynakları şu ifadeleri kullandı:

“10 Mart 2025 tarihinde Suriye hükümeti ile terör örgütü SDG arasında imzalanan mutabakattan bu yana, terör örgütü SDG anlaşma şartlarının hiçbirisini yerine getirmemiş, Suriye’nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü bozacak girişimlere devam etmiştir. Son olarak terör örgütü SDG’nin 8 Ağustos’ta Haseke’de düzenlediği konferansta dile getirdiği ayrılıkçı söylemler Suriye hükümeti ile imzaladıkları mutabakata uymamaktadır. Suriye Hükümeti, ülke sınırları içerisinde tüm etnik, dinsel ve mezhepsel ayrılıkları sona erdirecek, kapsayıcı ve bütünleştirici bir anlayış sergilerken terör örgütü SDG’nin kışkırtıcı ve bölücü tavırları süreci akamete uğratmaktadır. Suriye hükümetinin ‘tek devlet, tek ordu’ çağrıları, bölgede uzun yıllardır beklenen huzur ve istikrar ortamı için elzemdir. Beklentimiz imzalanan mutabakata tam olarak uyulması ve sahada bir an önce tatbikiyle istikrarlı, huzurlu, güvenli ve terörsüz Suriye’nin inşasıdır. Biz en başından itibaren Suriye’nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü savunuyoruz ve bunu savunmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda dün imzalanan Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası ile bu isteğimizi bir adım daha ileri taşımış bulunuyoruz.”

MUHTIRA İLE HEDEFLENEN

Bakanlık kaynakları, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Suriyeli mevkidaşı Murhef Ebu Kasra ile imzaladığı, “Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası”nın içeriğine dair sorular üzerine, Suriye’nin terörle mücadelesine destek, savunma ve güvenlik kapasitesini artırma yönündeki kararlılığın devam ettiğini bildirdi.

Kaynaklar, şunları kaydetti:

“Bu imzayla işbirliği alanında kayda değer bir adım daha atılmış oldu. Söz konusu muhtıra ile askeri eğitim ve işbirliğinin koordinesi, planlanması, danışmanlık ile bilgi ve tecrübe paylaşımı, savunma ihtiyaçları doğrultusunda askeri teçhizat, silah sistemleri, lojistik malzemeler ve ilgili hizmetlerin tedarikinin sağlanması ve ihtiyaç halinde kullanımına yönelik teknik destek ve eğitim verilmesi hususları hedeflenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin sahip olduğu bilgi birikimi, tecrübe ve deneyimiyle Suriye’nin terörle mücadelesine destek sağlamaya, savunma ve güvenlik kapasitesini artırmaya devam edeceğiz.”

ABD, SDG’Yİ OLASI BİR OPERASYONA KARŞI UYARDI

Türkiye ile Suriye arasında Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası imzalandığı esnada ABD’den terör örgütü SDG’ye dikkati çeken bir uyarı geldi.

SDG’ye tanınan 30 günlük sürenin dolmasına günler kala, ABD’nin 10 Mart anlaşmasına uyulmazsa koalisyonun SDG’yi koruyamayacağı konusunda uyardığı öne sürüldü.

ABD ve Türkiye’nin geçtiğimiz ay Demokratik Suriye Güçleri’ne (SDG) Şam yönetimine katılma sürecini hızlandırması için 30 gün süre verdiği iddia edildi.

Middle East Eye’a (MEE) konuşan bir kaynağa göre, ABD’li yetkililer, 10 Mart anlaşmasına uyulmaması durumunda Şam’ın askeri bir operasyon başlatması halinde uluslararası koalisyonun kendilerini koruyamayabileceği konusunda Demokratik Suriye Güçleri’ni (SDG) uyardı.

Bu sürenin sonuna gelinirken bölgede askeri ve diplomatik hareketlilik arttı.

TÜRKİYE DOĞRUDAN MÜDAHALE ETMEYECEK

Güvenlik kaynakları, Türkiye’nin SDG’ye karşı doğrudan müdahalede bulunmayacağını ancak Suriye ordusu tarafından yürütülecek sınırlı bir operasyona dolaylı destek sağlayabileceğini belirtti.

Kaynaklar, böyle bir operasyon için hazırlıkların tamamlandığını da sözlerine ekledi.

BARRACK BİRAZ DAHA SÜRE İSTEDİ

Bu süreçte ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Ankara’da Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde diplomatik çabalar ve SDG ile müzakereler için daha fazla zaman talep ettiği ortaya çıktı.

Edinilen bilgilere göre Türk yetkililer bu talebe, konuya ilişkin karar ve yetkinin Şam hükümetinde olduğunu ve Şam ile Türkiye arasındaki askeri işbirliği ve Türkiye’nin ulusal güvenlik hassasiyetleri doğrultusunda, Şam’dan gelecek herhangi bir destek talebinin olumlu karşılanacağını diplomatik bir dille iletti.

ABD’DEN TAKVİYE

Ancak, ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki 26 üssüne askeri takviye yaptı belirtiliyor.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Erik Kurilla’nın, defalarca Suriye’ye giderek terörist Mazlum Abdi ile görüştüğü biliniyor.

GÖZLER HALEP’İN DOĞUSUNDA

Bu esnada, Halep’in doğusundaki Dayr Hafir’de ve Tişrin Barajı çevresinde geçen hafta Suriye ordusu ile SDG arasında aralıklı çatışmaların yaşandığı ve her iki tarafın da tırmanan gerilimden birbirini sorumlu tuttuğu kaydedildi.

YARDIM TALEBİ GEÇEN AY GELDİ

Rudaw’da yer alan habere göre, Suriyeli güvenlik kaynakları, Suriye heyetinin Ankara’ya yaptığı ziyaretin bu bağlama odaklanacağını, gündemdeki kilit konular arasında ortak tehditler, sınır güvenliği, anlaşmaların takibi ve potansiyel ekonomik yatırımların yer alacağını belirtti.

Kaynaklar ayrıca, Suriye’nin geçen ay Türkiye’den resmen güvenlik yardımı talep ettiğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de konuşlandırılmasına ilişkin görüşmelerin de müzakerelerin bir parçası olacağını ekledi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani (solda), Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra (sağ 2) ve Suriye İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme (sağda)

FİDAN VE ŞEYBANİ’DEN ORTAK BASIN TOPLANTISI

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin Salameh ile Ankara’da bir araya geldi.

Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Suriye’deki olumlu gelişmeyi olumsuza çevirmek, durdurmak için belli eylemlerin hayata geçirildiğini söyleyen Fidan, “(Süveyda’daki olaylar) Bu karanlık tablonun en büyük aktörlerinden biri, İsrail olmuş durumda” değerlendirmesini yaptı.

Bakan Fidan, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarının bir ayağını da Suriye’nin oluşturduğunun altını çizdi.

Bakan Fidan, Suriye’deki sürece herkesin destek vermesi gerektiğine ve ülkedeki halkların kendilerini eşit hissetmelerinin önemine değinerek “Yeni Suriye bütün halkların, inanışların, kültürlerin muhafaza edildiği, bir arada yaşayabildiği bütünlük içerisinde bir Suriye olmalı. Türkiye olarak bu yönde telkinlerimizi yapıyoruz” diye konuştu.

Suriye hükümetinin de görüşü ve duruşunun bu yönde olduğunu vurgulayan Fidan, belli konuların hayata geçmesinin zaman alabileceğini belirtti.

FİDAN: “BUNU GÖRMEDİĞİMİZİ ZANNETMESİNLER”

Hakan Fidan, terör örgütü PKK/YPG’nin tutumuna yönelik şunları söyledi:

“Bu noktada artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Halihazırda Türkiye’den Irak’tan, İran’dan Avrupa’dan gelen örgüt üyelerinin Suriye’yi terk etmediğini görüyoruz, örgütün ne 10 Mart’tan sonra ne Türkiye’de yürüyen süreçten sonra Suriye’de herhangi bir olumlu manada güven telkin edici, silahlı hareketteki tehdidi ortadan kaldırdığını ifade eden bir gelişmeyi de görmüyoruz. Tam tersine bütün süreçleri gerek Şam’daki süreçleri gerek Ankara’daki süreçleri örgütün ömrünü uzatmak ve ortaya çıkacak muhtemel bir krizde faydayı maksimize etmek için bir bekleyiş içerisinde olduğunu görüyoruz. Bunu görmediğimizi zannetmesinler.”

Bakan Fidan, Türkiye’nin Suriye’deki durumu yakından takip ettiğini ve çalışmaları desteklediğini vurguladı ve Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’nin beklediği sonucun çıkmayacağı mesajını verdi.

“(Suriye’de) Türkiye’nin güvenlik taleplerinin tatmin edilmediği bir ortamda bizim burada rahat durma şansımız yok.” ifadesini kullanan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunu defaatle dile getirdiğini bildirdi.

Fidan, “YPG’ye çağrım, dünyanın dört bir yanından topladıkları teröristlerle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini bir an önce” ifadesini kullandı.

“SURİYE’DE AÇILAN OLUMLU SAYFANIN, İNSANLARIN UMDUĞU GİBİ GİTMESİ BİR HAYLİ ZOR OLACAK GÖZÜKÜYOR”

Fidan, geçen hafta heyetiyle birlikte Şam’da olduğunu, Suriyeli mevkidaşı ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile verimli görüşmeler yaptıklarını hatırlatarak, “Suriye’de ve bölgede gelişen olayların dinamiği bizleri mümkün oldukça sıklıkla bir araya getirmeyi bir noktada zorunlu kılıyor ve biz bu yakın çalışmayı devam ettirmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah bundan sonra da devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

Geçen yıl 8 Aralık’ta Suriye’de yeni bir sayfa açıldığını kaydeden Fidan, yıllardır Suriye’de devam eden iç savaş, kaos ve gözyaşının durduğunu, bütün Suriyeliler ve bölge için yeni bir umut kapısı açıldığını dile getirdi.

Bakan Fidan, 8 Aralık’tan sonra yurt dışında, sürgünde, göçte bulunan Suriyelilerin belli bir tempoyla vatanlarına dönmeye başladığını, ülkeye ekonomik yatırımların ve altyapı, üstyapı, enerji ihaleleri yapılmaya, yaptırımların kalkmaya başladığını belirterek, Suriye’deki yeni yönetimin bölgedeki devletlerle ve uluslararası aktörlerle yapıcı pozitif ilişki geliştirdiğini vurguladı.

Bunun, bölgenin ve uluslararası güvenliğin aradığı bir denklem olduğunu ifade eden Fidan, bu noktada ciddi adımlar atılmaya başladığını, olumlu bir gündemle ilerleyen süreci hayata geçirdiklerini söyledi.

Fidan, şöyle devam etti:

“Lazkiye’de başlayan olaylar daha sonra Süveyda’daki hareketlilik YPG’nin bir türlü sisteme entegre olmamadaki oyunbozanlık rolü gösteriyor ki Suriye’de açılan bu olumlu sayfanın, insanların umduğu gibi, istediği gibi gitmesi bir hayli zor olacak gözüküyor. Burada bir meydan okuma var, bir zorluk var ama bizlere düşen de bu meydan okumayı, bu zorluğu çok iyi tanımlayıp, doğasını iyi analiz edip ona göre tedbirler alıp işbirlikleri ortaya koyarak mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde bu sorunları çözmeye çalışmak.”

Bu noktada Suriyelilerle altyapı, enerji, ekonomi, yatırım, ticaret, eğitim, kültür ve turizm gibi birçok konuda işbirliği yaparken diğer taraftan stratejik yüksek politika alanlarında da belli konuları düzenli olarak görüşmek ve hayata geçirmek için çalışmak zorunda olduklarını kaydeden Fidan, özellikle Süveyda olaylarından sonra Amman’da düzenlenen toplantılar serisini Türkiye olarak desteklediklerini vurguladı.

Fidan, ABD, Ürdün, Suriye ve güneydeki kabilelerin bir araya gelerek, sorunu barışçıl bir şekilde çözme arayışını olumlu bulduklarını dile getirdi.

Bakan Fidan, “Bizim her zaman için buradan İsrail yönetimine, İsrail halkına tavsiyemiz sizin güvenliğiniz komşunuz olan ülkelerin zayıflığından, kaos içerisinden bulunmasından geçmiyor. Bu ülkelerin tam tersine müreffeh, istikrarlı bir durum içerisinde bulunmasından geçiyor. Bu ülkeleri zayıf, istikrarsız ve işgal altında tutmak için atacağınız her adımın bölgedeki diğer krizleri de tetikleme riski olduğunu ve tetiklediğini de hatırlamaları bilmeleri gerekiyor. Attıkları adımlar sadece işgal ettikleri ülkeleri etkilemiyor, o ülkelerin sınırlarında bulunan diğer ülkeleri de etkileme riski var. Bütün bunların hesaba katılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

ABD, Avrupa ve bölgedeki muhataplarıyla bu konuda yakın fikir alışverişinde olduklarını ifade eden Fidan, burada ortaya çıkması mümkün krizlerin önceden analizini yapıp daha sonra ikazını yaptıklarını belli gelişmelerin kimseye sürpriz olmaması gerektiğini dile getirdi.

Fidan, “Bu noktada Suriye’nin istikrarını, birliğini, bütünlüğünü, Suriye halkının refahını, güvenliğini bozucu tavırların müsamaha görmemesi gerekiyor” dedi.

Yeni kurulan Suriye hükümetinin karşılaştığı zorlukların olduğunu hatırlatan Fidan, şunları kaydetti:

“Ama dışarıdan olumsuz bir müdahale olmadığı sürece bölgesel işbirliğinin, küresel anlayış diplomasisinin Suriye’deki yaraları hızlıca sarma potansiyeli olduğunu da bu geçtiğimiz 7 ay içerisinde gördük. Bu sürecin bu şekilde gelişmesini hiç tahmin etmeyenler, ummayanlar birdenbire dediler ki, ‘şu ana kadar bu yönetim birçok krizin içerisine girmeliydi ama hem yönetim anlayışı hem diyalog anlayışı hem bölgedeki aktörlerle işbirliği şekli bir krizi doğurmuyor. O zaman biz bir krizi ortaya çıkartalım. Mevcut olan krizleri körükleyerek, sosyal fay hatlarını harekete geçirerek biz bir problem alanı oluşturalım.’ Bu resim bu kadar net.”

HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

Fidan, bununla ilgili yapılan girişimlerin neticesinde ortaya çıkan karışıklıklar olduğunu, “Lazkiye’de, Süveyda’da ve YPG’nin şu anda işgali altında bulunan bölgelerdeki istikrarsızlaştırma hareketlerinin belli ölçüde devam ettiğini” belirterek, “Ama sağ olsun kardeşlerimiz (yeni Suriye yönetimi) uluslararası toplumun da tavsiyesine uyarak, kendilerinin de çizgisi ve anlayışı bu yönde, sadece Arapların değil, diğer mezheplerin, inançların, azınlıkların da kendilerini eşit hissedecekleri bir Suriye’yi hayata geçirmenin vizyonu içerisindeler” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, el birliğiyle herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine işaret ederek, “Dürzilerin hakları korunmalı, kimlikleri, canları, malları korunmalı. Aleviler, geçmişte Esed döneminde yapılanların sorumlusu ve müsebbibi gösterilmemeli. İntikam hareketleri içerisinde bulunulmamalı. Kürtlerin tarihsel olarak men edilmeye çalışılan kimlikleri, kültürleri aziz kabul edilip onlara yönelik bir sıkıntı olmamalı” diye konuştu.

Belli konuların hayata geçmesinin zaman aldığını kaydeden Fidan, en büyük önceliğin halkın can güvenliğinin sağlanması, güvenlikle, ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğiyle ilgili sıkıntı içerisinde olmaması, siyasal kurumların ayağa kalkması olduğunu ifade etti.

Fidan, Suriye’deki yeni yönetimin bu konularda attığı yoğun adımlar olduğunu belirterek, bunların hissedilir derecede göründüğünü, ancak henüz yolun başında olduklarını söyledi.

“HER AKTÖR BİZİM GİBİ YAPICI BİR NİYET, YAPICI BİR VİZYON TAŞIMIYOR”

Bakan Fidan, “Suriye’deki kardeşlerimizin bu olumlu ve pozitif ajandayla ilerleyebilmeleri için sessiz, müdahale edilmeyen, güvenliklerinin tehdit altında olmadığı, karışıklığın olmadığı bir sürece ihtiyacı var. Bizim görevimiz bu süreci Suriye halkına ve Suriye devletine hep beraber el birliğiyle vermek ama tekrar ediyorum, bölgedeki her aktör bizim gibi yapıcı bir niyet, yapıcı bir vizyon taşımıyor. Oyunbozanlar var ve bunların başında da mevcut İsrail yönetiminin uygulamış olduğu politikalar geliyor. ” yorumunu yaptı.

Suriye’deki yeni yönetimin bu sıkıntılı konuyu da diplomasi yoluyla aşmak için çabaladığını kaydeden Fidan, Türkiye’nin de elinden geldiğince Suriye’nin bu duruşunu desteklediğini dile getirdi.

Fidan, “Suriye’deki yeni yönetimin halka hizmet için, devlet kurumlarını ayağa kaldırmak için ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü, egemenliğini sağlamak için ortaya koyduğu çalışmayı hep beraber desteklemeye devam etmeliyiz. Başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki diğer ülkeler, Ürdün, Katar, Irak hep beraber el birliği içerisinde Suriye’nin ayağa kalkması, bölge için bir tehdit değil, tam tersine bir fırsat kaynağı olması yönünde çalışmalarımızı kesintisiz devam ettirmemiz gerekiyor. Bu hayata geçilebilir bir vizyon. Hayata geçmemesi için hiçbir sebep yok. Bu vizyonun hayata geçmemesini isteyenler ancak ve ancak Suriye’nin, bölgenin iyiliğini istemeyenler olur. Buna karşı da mücadele etmek, tavır koymak boynumuzun borcu” diye konuştu.

“BU TARİHİ BİR İRADEDİR”

Bakan Fidan’ın, hitabının ardından soru-cevap kısmına geçildi.

Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin silah bırakmayacakları yönündeki açıklamaları ve 10 Mart mutabakatının henüz uygulanmamasına ilişkin soruya Fidan, Suriye’deki süreçte iyi bir niyete sahip olduklarını, herkesin hakkının, hukukunun, inancının, kültürünün kimliğinin korunması gerektiğini belirtti.

Bakan Fidan, “Burada gerçekten barış ve sulh yoluyla, sözle ve ifadeyle bir şey yapmaya çalışan bir irade var iki tarafta da. Bu tarihi bir iradedir. Bunu kullanmak lazım” dedi.

Fidan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın bu noktada olumlu çaba ve gayretleri olduğunu söyledi.

Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye yönetimiyle sulh içerisinde tehdit olma özelliğini kaybederek bir entegrasyon sürecine girmesine yönelik bir süreç olduğunu belirten Fidan, bu süreci yapıcı bir süreç olarak gördüklerini kaydetti.

Fidan, “Artık YPG’nin de YPG yönetim kadrolarının da zaman kazanma, zamana oynama politikasını bırakması lazım. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak. Çıksa bile onların istediği bir sonuç hiçbir zaman gerçekleşmeyecek” değerlendirmesini yaptı.

ŞEYBANİ: “SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ İSTENMEKTE”

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ise ülkesinin Süveyda ilinde yaşanan gelişmelere değinerek, “Süveyda’da olanlar Suriye’de oluyor tabii ki, bizim halkımıza karşı oluyor. Devletimiz onlardan sorumlu. Suriye’de olup bitenler İsrail tarafından oluşturuluyor” dedi.

Suriye’nin barış süreci olmasını istediğini, Süveyda’nın Suriye tarihinde önemi olduğunu vurgulayan Şeybani, “Dürziler Suriye toplumunun bir parçasıdır ve onları hiçbir şekilde dışlamak gibi bir niyet bulunmuyor, bunu İsrail öne sürmektedir” ifadelerini kullandı.

Şeybani, Dürzilerin ileri gelenleriyle her zaman görüşüldüğünü belirterek, aklın galip gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

Uzun yıllar ülkesinde savaşın hakim olduğunu hatırlatan Şeybani, altyapı ve kurumlar olarak büyük zorluklar yaşandığına değindi.

Şeybani, bugün de yeni sorunlarla karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, “Önceki yıllardaki gibi İsrail’in tekrar eden tehditleri Suriye’nin egemenliğine göz koymuştur. Vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye sokuyor” diye konuştu.

Tüm bölgede istikrarın sağlanmasını istediğini söyleyen Şeybani, doğrudan ve doğrudan olmayan dış etkenler olduğuna işaret etti.

“Suriye’nin bölünmesi istenmekte.” diyen Şeybani, bu girişimlerle mezhepsel ve ideolojik olarak bölünmenin amaçlandığını vurguladı.

“HASEKE KONFERANSI, SURİYE HALKINI TEMSİL ETMİYOR”

Şeybani, Suriye’de yıllardır süren savaşın her eve, kente ve köye derin etkileri olduğunu, bu yüzden Suriye’nin geleceği üzerine bir araya geldiklerini söyledi.

Şeybani, Suriye’nin altyapı, ekonomi ve kurumlar alanında yaşadığı büyük zorluklara rağmen dengeli ve pratik bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü, devlet kurumlarının ayakta kalması için yoğun çaba harcadıklarını vurguladı.

Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin işgalindeki Haseke ilinde düzenlenen konferansa değinen Şeybani, “Haseke Konferansı, Suriye halkını temsil etmiyor ve başarısız bir girişim oldu” ifadesini kullandı.

Konferansın Süveyda’daki olayları istismar etmeye çalıştığını vurgulayan Şeybani, ayrıca bu toplantının, terör örgütü PKK/YPG’nin devlet kurumlarına entegrasyon anlaşmasının ihlali anlamına geldiğini belirtti.

“SURİYELİLERİN ÜLKEYE DÖNÜŞÜ İÇİN ZEMİN HAZIRLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Şeybani, Türkiye ile ekonomi, güvenlik ve yeniden imar alanlarında koordinasyonun önemini vurgulayarak “Suriyelilerin ülkeye dönüşü için zemin hazırlamaya çalışıyoruz” dedi.

Ekonominin Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınması için hayati önemde olduğunu belirten Şeybani, “Askeri ve güvenlik alanlarında koordinasyon içinde olmalı, sınırlarımızı korumalıyız. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı, bölgenin istikrarı demektir” diye konuştu.

Şeybani, ayrıca, Suriye’nin yanında yer alan ülkelerin desteğinin büyük önem taşıdığına dikkati çekip, Türk hükümeti ve halkına teşekkür ederek “Suriye’ye verdiği destek için Türkiye’ye minnettarız. İşbirliği ve dayanışma, bölgenin geleceği için vazgeçilmezdir” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile siyasi işbirliğini güçlendirmenin Suriye’ye de olumlu yansıyacağını belirten Şeybani, bu çerçevede Türkiye ile ikili ve uluslararası konuları ele aldıklarını aktardı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi’nin davetiyle Amman’da düzenlenen Süveyda konulu üçlü görüşmeye değinen Şeybani, “Ürdün’de bir araya geldik. ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack da vardı. Yaşananlar Suriye’de oluyor, haklarımıza karşı bir durum var ve devletimiz bu konuda sorumludur” dedi.

Suriye’deki sorunların büyük ölçüde İsrail kaynaklı olduğunu dile getiren Şeybani, Süveyda’da barış sürecinin başlamasını istediğini ifade etti.

Şeybani konuşmasının sonunda, Türkiye’nin desteğine teşekkür ederek Suriye’nin istikrarının bölge istikrarı anlamına geldiğini ve bu sürecin uluslararası destekle ilerlemesi gerektiğini vurguladı.

Related Posts

AKP’li Mücahit Birinci, Özgür Özel’in iddiasını yalanladı: Murat Kapki 4 kez ifade verdi, benden bahsetmek aklına gelmedi mi?

AKP’li Mücahit Birinci, Özgür Özel’in iddiasını yalanladı: Murat Kapki 4 kez ifade verdi, benden bahsetmek aklına gelmedi mi?

Perinçek: Komuta kademesine saldırı ABD-İsrail planı

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP kurmaylarının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yeni komuta kademsiyle ilgili sözlerini değerlendirdi: “PKK silah bırakıyor. PYD’nin devlet kurmasına kim izin vermeyecek? Türkiye’nin silahlı gücü.”

Sahte e-imzadan FETÖ çıktı

Sahte e-imza ve usulsüz diploma çetesi elebaşı Ziya Kadiroğlu’nun kardeşleri FETÖ’cü çıktı. Kadiroğlu’nun bir kardeşinin 2010 KPSS’deki kopya soruşturması kapsamında, diğer kardeşinin ise FETÖ’nün kapatılan sendikası Aktif-Sen üyeliği nedeniyle kamudan ihraç edildikleri öğrenildi.

Çanakkale’de yine yangın: Kazdağları tehdit altında

Çanakkale merkezde ormanlık alanda çıkan yangına havadan ve karadan müdahale ediliyor.

Gazze’de soykırım olduğuna dair yanıtı nedeniyle askıya alınan sohbet botu Grok yeniden açıldı

Hesabın yeniden açılmasının ardından Grok, “ifade özgürlüğünün sınandığını” belirtirken, X’in sahibi Elon Musk ise bu yanıtların “aptalca bir hata” olduğunu savundu

Ali Koç’a hakaret davasında karar

Fenerbahçe-Feyenoord arasında oynanan maç sırasında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alınan şüpheli, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.