Bilime göre müzik evrenseldir; peki aşk şarkıları?

Müzik dünyanın dört bir yanındaki kültürlerde farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyor ama araştırmacılar bazı temaları her insanın ayırt edebildiğini ortaya koydu. Bunu tek bir önemli istisnası var: aşk şarkıları.

Araştırmanın kıdemli yazarı Samuel Mehr, Yale Çocuk Çalışmaları Merkezinde yardımcı doçent ve Auckland Üniversitesinde kıdemli öğretim görevlisi olarak görev yapıyor. Mehr, “Dünyanın her yerinde insanlar benzer şekillerde şarkı söylüyor.” diyor. “Müzik, insan sosyal etkileşiminde derin köklere sahip.”

49 FARKLI ÜLKEDEN 5 BİNDEN FAZLA İNSAN

Populer Science Türkçe’de yer alan Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan araştırma için Yale araştırmacıları, 49 ülkeden 5.000’den fazla kişiye 14 saniyelik vokal parçaları dinletti. Bu parçalar farklı kültürlerden derlenen bir şarkı bankasından alınmıştı. Araştırmaya katılan dinleyiciler sadece sanayileşmiş dünyadan değil, küçük ve nispeten izole topluluklardan da seçildi. En fazla 100 kişinin birlikte yaşadığı üç topluluktan seçilen 100’den fazla kişi araştırmaya dahil edildi.

Dinleyiciler her parça için şu dört müzik türünden hangisine en çok uyduğunu seçti: dans, ninni, “şifa” müziği, aşk müziği.

Tek dilde yapılan çoğu psikoloji deneyinin aksine bu deney 31 dilde gerçekleştirildi. Yine de ankette kullanılan dilden bağımsız olarak, tüm kültürlerden insanlar dans müziğini, ninnileri ve daha az ölçüde de olsa şifa müziğini kolayca tespit edebildi. Ancak araştırmacıların aşk şarkısı olarak tanımladığı müzikler, diğer kategorilerdekiler kadar iyi tespit edilemedi.

Araştırmacılar yanıtları dil gruplarına göre analiz ettiklerinde gördüler ki 28 gruptan 27’si dans şarkılarının dans etmeye uygun olduğunu doğru şekilde tespit etmişti. 28 grubun tamamı ninnileri tespit edebilmişti. Ancak 28 gruptan sadece 12’si aşk şarkılarını tespit edebilmişti.

Öyleyse insanlar aşka dair müzikleri tespit etmekte neden zorlanıyor?

Yale Çocuk Çalışmaları Merkezinde araştırma asistanı olarak çalışan ve Amsterdam Üniversitesinde yüksek lisans yapan baş yazar Lidya Yurdum, “Bunun bir nedeni, aşk şarkılarının muğlak bir kategori olması olabilir.” diyor. “Mutluluk ve cazibeyi ifade eden aşk şarkılarının yanı sıra hüzün ve kıskançlık içeren aşk şarkıları da var. Komşu ülkelere ve kendi dillerine yakın dillere ait aşk şarkılarıyla karşılaşan dinleyiciler biraz daha iyi performans gösterdi. Bunun nedeni de tanıdık dil ve kültür işaretleri olabilir.”

Ancak yazarlar, dinleyicilerin aşk şarkıları dışındaki puanlamalarının büyük ölçüde doğru ve tutarlı olduğunu, bu durumun şarkıcıya dil yakınlığı veya coğrafi yakınlıkla açıklanamayacağını keşfetti. Bu da müzikal çeşitliliğin altında evrensel psikolojik olguların yattığını gösteriyor.

“Zihinlerimiz müzik dinlemek üzere evrimleşmiş. Müzik yeni bir icat değil” diyor Yurdum. “Ancak sadece Batı dünyasına ait şarkıları ve Batılı dinleyicileri incelersek sadece Batı dünyası hakkında çıkarımlarda bulunabiliriz. Bu çıkarımlar da tüm insanlık için geçerli olmayabilir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir