Depremleri önceden bilen Naci Görür İstanbul’u örnek gösterip açıkladı: Binlerce insan ölebilir

6 Şubat depremlerinin 2. yıl dönümü. Onbinlerce yurttaşımız Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depreme gece saatlerinde yakalanarak hayatını kaybetti. 6 Şubat depremlerinin 2. yıl dönümünde Naci Görür Halk TV’de önemli açıklamalarda bulundu. İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katılan Görür, İstanbul’daki barajlardan bazılarının depremde yıkılabileceğini yetkili kurumlara ilettiğini, bu barajların yıkılmasının halinde binlerce insanın da ölebileceğini ifade etti. Görür’ün konu hakkındaki ifadeleri şu şekilde oldu:

“Ben İstanbul’da bazı barajların yıkılacağını düşündüm. Genel müdürümüze söyledim. Şu şu şu barajlar tehlikeli. Yani yaptılar çalışma, tehlikeli çıktı. Şunlar şunlar yıkılacak. Yıkılırsa binlerce insan ölecek. Burada yeni İstanbul’da. İstanbul’daki depremde.”

Bunu İSKİ’ye mi söylediniz?

Evet ve genel müdürümüz Ankara’ya yazdı. DSİ genel müdürüme. Devlet Su İşleri önce lam cım ettiler. Sonra baktılar ki, papuç bağlı. Gelip oturup imzaladılar. Biz yapacağız kendi üzerimizde güçlendirme mi yapılıyor? yahut da yıkıp yapıp veya güçlendirme yapıyor.

İşte mekanizma çalışınca oluyor.

Yani, mekanizmanın çalışmaması için sebep yok ya. Yani biz sopa sokuyoruz dönen makinenin içine. Bu siyaset bu ülkeyi durduruyor, durduruyor. Ben siyasetin böyle düşman kardeşler haline gelmesinden sıkıntı duyuyorum. Yoksa bıraksak devlete hizmet, devlet millete hizmet yolunda aktif olsa, siyaseti sokmasa, karşılıklı olsa biz bu işleri halledeceğiz ya. 25 senede biz İstanbul’u depreme hazırlayamadık. 25 senede bütün Türkiye’yi depreme hazırlardık.

NACİ GÖRÜR DEPREM BAKANI OLSA NELER YAPARDI?

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür deprem bakanı olsaydı ve kendisi de burada bakan olsaydı neler yapacaklarını anlattı. Küçükkaya’nın Görür’e “Şimdi diyelim ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ım. İzliyorum bunu, burayı. Ya diyorum bu ülkeyi ben de çok seviyorum. 22.5 yıldır yönetiyorum. E deprem de bir hakikatse bu Naci Hoca’yı çağırayım dese mesela, çağırsa sizi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gitseniz, anlat hoca dese, anlatırsanız, ikna olsa, hemen imzalasa. Bir imzasıyla oluyor bir kararnameyle. Deprem ve Afet Bakanlığı kursa, hoca seni deprem bakanı yaptım dese, bana kızmayın da ben canlandırmak istiyorum. İşe nasıl başlayacaksınız? Bana bir anlatır mısınız?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

“LİYAKATLİ KADROLAR OLACAK”

Şimdi o bakanlığın olduğunu düşünelim. Yani kendisinden bir bakanlık kurulduğunu düşünelim. Evet, kuruldu diyelim. Bu bakanlığın bir kadroları olacak. Bunlar liyakatli olacak. Kesinlikle siyasi figürler olmayacak.

Öyle bir anlayış yok. Hangi partiden olursa olsun işini bilen insanlar olacak. Bugünkü kentlerin yapılanması gibi bir belediye yerel yapılanma da olmayacak. Yani daire başkanı bilmem işte müdürdü deprem müdürüydü oydu buydu. Müdürün müdürü, müdürün altında müdür yardımcısı elemanları falan böyle bir yapılanmaya lüzum yok.

“BU İŞ HALK İLE BİRLİKTE OLUR”

Altı unsur saydık değil mi bir kentte? Her bileşenin başına bir tane koordinatör koyacağız. Genel koordinatör de belediye başkanı olacak. Bir kenti depreme hazırlayan mekanizma belediyedir. Onun başındaki zattır. Valilik de hükümeti temsilen onlarla yardım eder, bütünleşir tek yumruk gibi olur ve bu işi birlikte halkla beraber yaparlar.

Zaten halkla beraber hükümetle belediye bir araya gelmeden bir kenti deprem dirençli yapamazsın mümkün değil. Şimdi bu olduktan sonra o zaman yapılacak bazı şeyler var. Önce yönetim şunu yapacak:

Kentin mikro bölgelemesini yapacak. O kenti karelere ayırıp her kare içerisine 30 metrelik sondajlar yapmak suretiyle o karenin büyüklüğü değişebilir yapmak suretiyle o bölgenin jeolojisini, topoğrafyasını, jeofiziğini, sismolojisini, sismolojisini bütün özelliklerini laboratuvarda ve gerekli araştırmaları yaparak ortaya koyacağız.

Bu kolay. Mesela İstanbul’un var yapıldı. JICA zamanında başlatıldı, yapıldı. JICA ne demek? Japonların bir şeyi. Yani zaten Türkiye’de şimdi bakanlığa sorsan bizim her yerde var diyor ama benim inancıma göre yok.

Yani bunlar böyle benim sözünü ettiğim gibi sondaja dayalı araştırmaya dayalı ciddi bir çalışma Türkiye’nin bütün kentlerinde yok. Biz bunu bak yani ilk yapıldığı zamanlar 99’da. İstanbul’un herhangi bir ilçesinde bunun maliyeti 20 milyon dolardı. 19 milyon dolardı. Ciddi bir iş.

Yani şimdi üç tane beş tane müteahhitin sondaj verileriyle bir iki adamın yazdığı bilgiyle kompozit hale getirip öyle yapıyorlar. Öyle yapamazsın. Koyuyorlar oraya. Yani aynen şey gibi şimdi her kentin bir de baksanız depreme hazırlık kitabı var. Her valiliğin oraya koyduğu çalışma var.

Zeminin özelliklerini inceleyeceksin. Deprem dalgaları o zemine girdiği zaman zeminin tepkisini bulacaksın. Deprem dalgalarının o zemine nasıl tepki verdiğini göreceksin. Hızını azaltıyor mu, hızını çoğaltıyor mu? Hızını azalttığı yerde çok büyük zarar verir.

Hocam bu çalışmayı mesela İstanbul, İzmir, Antalya gibi kentler için yapsak, hemen mesela başladık diyelim, ne kadar zamanımızı alır?

Yani şöyle iki senede biter. İzmir bunu yapmaya başladı sonra bir şekilde İzmir’in başkanı olmadı. Yani eski başkanı atamadı parti. Dolayısıyla bu mikro bölgeleme olursa, bak mikro bölgeleme sen deprem dalgalarının zemininin altında ne kadar hızlı gittiğini biliyorsun.

Nerede yavaşladığını biliyorsun, yavaşladığı yerlerde evleri yıkacağını biliyorsun. Hızlı geçeceği yerlerde az zararın olmayacağını ve az olacağını biliyorsun. Sıvılaşma nerede olur onu biliyorsun. Deprem etkisinin büyüme yerlerini biliyorsun. Bina ile zeminin üzerindeki bina ile deprem dalgalarının etkileşiminin nasıl olduğunu biliyorsun.

99 DEPREMİNDE BAZI BELEDİYELER FAY HATTINI TAŞIMA KARARI ALMIŞLAR

Arada bir rezonans yapıyorlar mı yapmıyorlar mı onu biliyorsun. Yani zeminin doğanın senin yaptığın yapay yapılara karşı tepkisinin nasıl olduğunu biliyorsun. İşte bununla başlıyoruz. Bu olmadan zaten olmaz. Bak sana daha yani iç açıcı olmayan bir şey söyleyeyim. 99 depremlerinde bazı yerdeki belediyeler vallahi billahi belediye meclisini toplayarak bizim kuzeyimizde deprem hattı, fay hattı geçiyor.

Onun 10 km daha kuzeye taşınmasına diye karar alıyorlar. Allah akıl fikir versin. Bu öyle İstanbul’da, İstanbul’da bunlar oluyor. Yani fay hattının taşınmasına. Böyle bir cehaletle bu iş olmaz. Olmaz ki. Böyle bir anlayışla olmaz. Olmaz.

Şimdi şunu diyorum. Sen yerin sahibi yerin kendisidir. Gerçek güç sahibi odur. Onun rızasını almadan onun uygun gördüğü yerlere uygun şekiller yapmadan orayı yıkar geçer insanları da öldürür. Bu böyledir yani. Milyonlarca senedir bu böyle olmuştur. Senin yapacağın iş onu anlamaktır. Çağdaş ülkeler bilim ile yönetilen ülkeler bilgi toplumu doğayı çok iyi tanıyarak onun suyuna giderek kentleşmelerini yapıyorlar. Yoksa kafadan değil.

“ON KATLI BİNALAR YAPILIYOR: DEPREM DİRENÇLİ KENTLER MÜMKÜN DEĞİL”

Biz de siyasi nedenlerle bir yere on katlı da yapıyor, üç katlı da yapıyor, beş katlı da yapıyor. Bu kente hazırlık, kent dirençli bir kenti bir yeri oluşturmak böyle mümkün değildir. Deprem dirençli kenti oluşturmak mümkün değildir. Yani mikro bölgeleme yapacaksın. Kentlerin yönetimini mikro bölgeleme verilerine dayandıracaksın.

Ondan sonra hükümet finans konusunda yer yer çok ihtiyaç olabilir. Gerekli olanı yapacak. Finans konusunda da yani ülke içindeki bankalara vatandaşlara ucuz uzun zamanlı kredi vermelerini isteyecek. Bunun için de bankalar vatandaşa senette, sepete, vergi şeye göre tapuya göre bu bu vergiyi bu şeyi verecek. Devam edelim. Uzun vadeli yapabilirler.

Bu konuda verecek kredi bunların için de Ankara’da bir finans depremle ilgili bir finans kaynağı veya bir yapısı olacak. Buraya gelecek bu kaynağı müdürlük neyse oraya gelecek bütün bankalardan. Bu da bunları değerli kağıtlar haline getirip yurt dışındaki direkt yatırımcılara pazarlayacak. Yani oturup da hükümetle uğraşmayacak. Bana para ver, bana onu ver, bunu ver diye değil.

Ben Londra’da okudum. Böyle orada arkadaşlarım var finans işi ile olan ve yurt dışına ciddi krediler veren tanıdıklarım var. Bana dediler ki biz senetli tapulu ve devlet garantili Merkez Bankası garantili dedi her türlü projeyi dedi bütün varlığımızı akıtırız.

Hocam dünyada bunun örnekleri var. Var örnek. Bir kere Ali Babacan geldi buna benzer bir modeli de anlattı burada bir kere. Evet, evet. Dünyada örnekleri var bunun. Evet, Ali Babacan’a da anlattım. Anlattınız mı?

Yani o da kendisi bana faydası oldu. Yani demek istediğim kaynağı da buldum bir de bir yasa çıkartacaksınız. Nasıl yasa? Yasa da şu. Kentlerdeki kenti depreme hazırlayacak belediye başkanlarının ve ekibinin önünü açın. Söylemlerini öncelikli olarak yapın. Ayağına çalı çırpıp bulaştırmayın, dolaştırmayın diye bir yasa çıkaracağız. Bitti.

Related Posts

Edirne’de 6 kaçak göçmen yakalandı

Edirne’de “Düzensiz Göç ile Mücadeleye Yönelik Huzur Uygulaması ” kapsamında 6 düzensiz göçmen yakalandı.

Ekranı karartılan SÖZCÜ TV’ye mahkemeden ret!

Doğru ve tarafsız haberciliğin adresi SÖZCÜ TV’ye RTÜK tarihinin en ağır cezalarından biri verildi. Ekranı karartılan SÖZCÜ TV’nin itirazı mahkeme tarafından reddedildi.

Amerika’dan Beylikdüzü’ne getirildi, Avcılar’da kaza yaptı

Beylikdüzü Ambarlı Limanı’ndan teslim alınan otomobille yola çıkan sürücü, 10 dakika sonra Avcılar’da bir yayaya çarptı. Kazada 25 yaşındaki Halil İbrahim Arslan ağır yaralandı.

İletişim Başkanı Duran’dan ilk açıklama: Rabbim hayırlı hizmetlerde bulunmayı nasip etsin

Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararıyla, Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına atandı. Karar sonrası ilk açıklamasını X üzerinden yapan Duran, “Rabbim vatanımıza ve milletimize hayırlı hizmetlerde bulunmayı nasip etsin.” dedi.

Turhan Çömez, Murat Çalık’ın sağlık raporuna ulaştı, isyan etti: ‘Cezaevinde tutarsanız oradan sağ çıkma ihtimali hemen hemen yok’

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, cezaevinde tutulan ve ciddi sağlık sorunları yaşayan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın sağlık raporuna ulaştı. Raporun ayrıntılarını açıklayan Çömez, “Murat Başkanın hukuki tarafını hiç tartışmıyorum, onunla ilgili gereken şeyler söylendi ama tıbbi olarak böyle bir hastanın cezaevi koşullarında tutulması insan hakları ihlalidir ve onun hayatını taammüden riske etmektir. Eğer bu hastayı, Murat Başkanı cezaevinde tutarsanız oradan sağ çıkma ihtimali hemen hemen yok” dedi.

Türkiye her 4 saatte bir sallandı: İşte en çok deprem olan iller…

Türkiye’de 2025’in ilk yarısında 18 binin üzerinde deprem meydana geldi. Türkiye’de ortalamanın üzerinde olan bu veriyle her 4 saatte 1 sarsıntı yaşandı. Buna göre, en çok deprem olan iller de belli oldu.